SEKTÖRLER HİZMETLER KOLAY ERİŞİM YAZILIMLARSİZİ DİNLİYORUZ E-ÖDEME
2023

2023

YENİ SÜREÇTE DİNAMİK, GÜÇLÜ, SÜRDÜRÜLEBİLİR YÖNETİM ANLAYIŞINI OLUŞTURMAK İSTİYORUZ.
18.12.2023

Türk Loydu, Uluslararası Klaslama Kuruluşları Birliği'nin (IACS) 12'nci üyesi olmaya hak kazandı ve Cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümünde ülkemize büyük bir gurur yaşattı. Hem denizcilik sektöründe, hem savunma sanayinde, hem de deniz dışı endüstri alanında büyük projelere imza atan Türk Loydu, bu başarılarını IACS üyeliği ile taçlandırdı. Türk Loydu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Oral Erdoğan ile IACS üyelik sürecini, bundan sonraki hedeflerini ve neler yapmayı planladıklarını konuştuk.

Türk Loydu’nun IACS’a üyelik süreci sizin yönetimin döneminde sonuçlandı. Bu Türkiye için büyük bir gurur kaynağı. Süreç için neler söylemek istersiniz?

AltTextTürk Loydu Vakfı 1962 yılında Gemi Mühendisleri Odası tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin ana hedeflerine yönelik büyük bir adım olarak kuruldu. Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşlülüğünü bir kere daha anmamız gerekiyor. Lozan Antlaşması’nın arkasından Cumhuriyetin ilanı ile birlikte en önemli yasalardan birisi olan Kabotaj Kanunu hayata geçti. Türkiye kendi malını başkalarına taşıtır bir konumdayken, kendimiz taşıyalım fikrine gelindi, Türkiye Cumhuriyeti bu iradeyi gösterdi. Türkiye'nin güvenliğine tehdit oluşturabilecek denizle ilgili her türlü konu, Boğazlardan geçiş konusu Montrö Antlaşması’yla tescillendi. Bunlar tesadüfen atılmış adımlar değildi. Burada İzmir İktisat Kongresi’ne ayrı bir başlık açmak gerekiyor. İzmir İktisat Kongresi bugün denizcilere verilen önemden çok daha fazlasını içeriyor.

Bir zincirin halkalarından biriydi Türk Loydu’nun kurulması… 1950’lerde Türk Donanması’nın kendi mühendislerimiz tarafından, güvenli bir şekilde inşa edilmesi fikri öne çıktı. Öyle bir süreçte Gemi Mühendisleri Odası, ilk mühendislik odası olarak kuruldu Türkiye’de. Sonrasında bakıyorlar ki, dünyada gemileri tasarlayan, inşa eden, bakım onarımını gerçekleştiren mühendislerin yanı sıra bu sistemin güvenle işlemesi için çalışan kurumlar var. İlk örnek elbette İngiltere, ama dünyanın çeşitli yerlerinde deniz taşımacılığında kullanılan gemi ve benzeri yapıların mühendislik bakımından emniyetli ve yeterli olduğunun belgelenmesi, aynı zamanda tamamlayıcı bir unsur olarak sigortalanması gerekiyor.

Aslında 1680'lerin sonuna doğru Edward Lloyd, Londra'da denizcilerin gittiği bir kahvehane açmıştı. Kahve, zamanla gemilerini veya yüklerini sigorta ettirmek isteyenler ile bu riskleri kabul etmek isteyenlerin buluşma noktası halini aldı. Lloyd's, zamanla kahvehaneden nakliyat ve özel riskler konusunda uzmanlaşmış dünya çapında bir sigorta borsası haline dönüştü. Loydların ilk yola çıkışı böyleyken, genç Türkiye Cumhuriyeti’nde de durum hızla fark edilerek, 11 Aralık 1954 yılında Gemi Mühendisleri Odası kuruldu. Hemen arkasından da Türk Loydu’nu kurmamız gerektiği fikri öne çıktı. Türk Loydu Vakfı, Vakıf Senedinde yazıldığı üzere kısaca TÜRK LOYDU’dur.

Peki, IACS ne zaman kurulmuştu?

Uluslararası Klas Kuruluşları Birliği (IACS) ise 1968 yılında Almanya’da kuruldu. Yani bu oluşum Türk Loydu’nun kurulmasından sonra hayata geçti. Önce Türk Loydu kuruldu. Dünyada o dönemde İngiliz Loydu, İtalyan Rina, Alman GL, Fransız BV, Norveçli DNV, Amerikan ABS gibi loydlar öne çıkıyordu. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından dünya pazarında ortak standartların oluşması tartışması hız kazanmıştı. Aslında o dönemde en önemli birlik oluşumu Avrupa Birliği sürecinin başlamasıdır. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası güçlü bir Avrupa oluşturma planları, özellikle Schuman Bildirgesi ve Marshall Planı’yla ortaya bir Avrupa vizyonu çıktı. 1957 tarihli Roma Antlaşması temelinde bir ekonomik topluluk oluşturuldu. Denizcilik tarafında da çeşitli kuruluşlar bir araya gelelim, birlikteliğimizi tanımlayalım demeye başladılar. Birleşmiş Milletler devreye girdi; tabii Uluslararası Denizcilik Örgütü oluşturuldu. Yani IACS’ın öncesinde Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) vardı. IMO çatısı altında birçok önemli komite var; bence en önemlisi Maritime Safety Committee… Ben de 1992 yılında Türkiye delegesi olarak katıldım bu komite toplantılarına.

Edward Lloyd’un kahvesinde başlayan bu yolculuğun içeriğinde neler var?

Ana eksenimiz tüm dünyada mal taşımacılığının güvenle yapılması, satıcı alıcı arasındaki ilişkinin güvenle kurulması. Bu bakımdan geminin güvenli olması, gemiye mal bulmanın güvenli olması. Malın ve geminin sigortalanarak potansiyel zararlarda, en azından zarar eden tarafa minimize edilecek şekilde destek sağlanması gibi konular öne çıkıyor. Bütün bunlar o dönemde o kahvede yavaş yavaş şekilleniyor.

Mevzuata uygun olarak resmiyete dökülmesi ise 1968 yılına denk geliyor. Mevzuat silsilesi başlıyor. IACS’da da sürekli kendini geliştiren, kaliteli bir yapı oluşuyor.

Loyd olarak olayın bir diğer boyutu ise, “evet, biz bir loyd kurduk, üyelerimizi aldık, dünya pazarında da belli bir pastaya sahip olduk” durumudur. Zamanla çok sayıda loyd kuruldu, birçok ülkede yetkili bir loyd oluştu. Türkiye’de de Türk Loydu kurulduktan uzun bir süre sonra milli kuruluş olarak kabul edildi. Aynı şekilde birçok ülke kendi ülkesinin loyduna imtiyazlar tanıdı. Uluslararası Loyd Birliği IACS’ın ise, Rusya’nın ayrılmasından önce 12 üyesi vardı. Burada küçük bir not düşmekte fayda var. Alman Loydu DNV’nin içinde ortak kalarak absorbe duruma düştü, yani Alman Loydu düştü. Şu anda baktığınızda biz üye olmadan önceki 11 loydun bulunduğu bir pazarı konuşuyoruz. IACS’ın kendi web sayfasına bakarsanız, dünya ticaretindeki gemilerin yüzde 
90’ından fazlasına hizmet verildiğini görürsünüz. Bu çok ciddi bir rakam. Yani bir dünya pazarı var, dünya ticaretinde rol alan gemiler var ve bunlara verilen klaslama hizmetlerinin yüzde 90’dan fazlasını birlik üyesi devletler yapıyor. Biz Türkiye olarak şimdi kendimize bakacağız. “Daha büyük, daha doğru hangi işleri yaparız?” diye onlardan öğreneceğimiz, örnek alacağımız 
çok şey var. Hem kendi tarihimizden, Cumhuriyetimizin kurulduğu günden bugüne kadar edindiğimiz tecrübelerden yararlanacağız, hem de IACS üyelerinden öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyoruz.

Sonunda IACS’a üye olduk, ama işin zor kısmı şimdi başlıyor diyebilir miyiz? Bundan sonraki süreçte Türk Loydu’nun planları, hedefleri nedir?

Türk Loydu Vakfı’nın resmi bir senedi var. Bu resmi senede göre görevler sıralanıyor. Bu görevlerde de hedefe doğru vizyon açıkça çiziliyor. Vakıf yaptığı ve yapacağı işlerin önemli bir kısmını vakti zamanında iktisadi işletme olarak yapıyordu. İktisadi işletmeden sonra birtakım nedenlerle 2017 itibarıyla anonim şirket olarak yola devam edelim dendi. Biz Yönetim Kurulu olarak Vakıf Senedinde yazan ana amaç ve görevlerin yürütülmesini hedefliyoruz. Yani Vakıf Senedinde belirtilen amaca uygun görevleri ister kendisi, ister şirketler vasıtasıyla yürütür deniyor. Çok güçlü bir genel kurul iradesi, güçlü bir genel kurul yapısı ve delegelerimiz var. Önce bu durumu anlamamız ve takdir etmemiz gerekiyor. Çok seçkin kurumların temsilcileri var. Katkılarından dolayı hepsine teşekkür etmememiz gerekiyor.

Daha da fazla katkı vermelerini istirham ediyoruz. Öte yandan bizi seçenlere, “Daha fazla katkı için şunlar gerekiyor” diyebilmeli, bunu onlara sunabilmeliyiz. Onlar takdir eder ya da etmez ama bize çok görev düşüyor. Sonraki genel kurullarda farklı şeyleri gündeme getirebilmemiz gerekiyor. Bu çerçevede sizin sorduğunuz soruya gelince iki soru ortaya çıkıyor: Bir; IACS üyesi oldun da ne durumdasın? İki; hedeflerin ne, oraya nasıl ulaşacaksın? Biz vakıf yönetim olarak göreve geldiğimiz andan itibaren bunu sorguluyoruz. Geleceğe yönelik hazırlıklar konusunda yapacak çok işin olduğunu görüyoruz. Şu anda yönetim kurulunda en önem verdiğimiz husus, 5-10 senelik ana hedefleri rasyonel bir şekilde, alternatifli olarak ortaya koymak ve ona gidecek yolu doğru yöntemlerle döşemek. Hali hazırda Türk Loydu ne yapıyor diye bakarsak, elimizdeki klaslamada gemilerin neredeyse hepsi Türk bayraklı. IACS’ta ise dünyanın yüzde 90’ından fazlası var. Demek ki, burada bir şey yapmamız gerekiyor.

Peki, ne yapmak, neleri değiştirmek lazım?

Türk Loydu, IACS üyesi değilken, Türk sahipli gemilerde başka Loydlar tarafından paylaşılan bir pazar büyüklüğü vardı. İkinci bir durum da Türkiye. Şu anda kendi ülkemizde inşa edilen gemilerde ne durumdayız? Hedefimizi belirliyoruz. Etkinlik noktamız, “Türkiye içinde ne yaptın, hedefin ne, ne yapacaksın?” Bunlarla ilgili Türk Loydu’nda en azından 10 senedir IACS’a uygun şekilde mühendislik hizmetleri yapılıyordu ve know how geliştiriliyordu. Mühendislik için emek veren ve onu destekleyen tüm ekibe takdir duygularımı ifade ediyorum.

Burada çok ciddi bir know-how var. Biz 5-6 üyeye göre, diğer loydlara göre küçük kaldık. Ama 5 gram altınsak, 100 gram altına da çıkabiliriz. Sonuçta altın, altındır. Bizim yapmamız gereken miktarı büyütmek, büyüyen pastadan alacağımız payı fazlalaştırmaktır. O yüzden de “mevcut altına” saygılı olmak gerekir. Bunun farkında olan bir vakıf yönetim kurulu var. Klaslamayla ilgili işleri yapan anonim şirketimizin de değişime ve büyümeye açık olması, bu yönde adımlar atmaya meraklı olması, motivasyonun yüksek olması gerekir. Bunlar olmazsa olmaz. IACS açısından daha çok denizcilik ve gemilerdi konumuz. Ama Türk Loydu milli bir kuruluş; yaptığı faaliyetlerin içinde askeri gemilere, savunma sanayine de hizmetleri var. Ayrıca deniz dışı endüstriye de hizmet veriyoruz, bunu unutmamak lazım.

Deniz dışı endüstri dediniz, farklı bir tanımlama yaptınız. Bunu açar mısınız?

Sınıflamada deniz bölümü, endüstri bölümü deniyor. Halbuki deniz bölümü dediğimizin de içi endüstri. Gemi inşaatı da endüstri değil mi? Deniz endüstrisi, deniz dışı endüstri demek daha doğru olabilir. Savunma sanayini buraya doğrudan yazmayıp, savunma sanayi diye tanımlamak da daha makul. Üçe ayırdığımızda gemi ağırlıklı endüstri, gemi dışı endüstri ve savunma sanayi. Savunma sanayi hem istihdam hem iş kalitesi hem de yönetimsel anlayışımızın gelişmesinde muazzam bir role sahip. Eğer burada IASC’a üye olmuşsak, olmazsa olmazlardan birisi savunma sanayimiz olmuştur. Burada savunma sanayinden anlayanlar, bu alanda çalışanlar çok önemli ve kıymetli.

Devletin savunma sanayi konularında “Güvendiğim yer Türk Loydu” demesi de çok ciddi bir tercih. Askeriye ile sanayi işi yapan kurumlar çok hızlı modernize olup, inovasyona çok açık oluyorlar. Disiplinli olmaya, bilgilerin gizliliğinin önemine çok çabuk adapte oluyor, öğreniyorlar. O anlamda Türk Loydu know-how’ının gelişmesinde savunma sanayi çok büyük katkıya sahip. Bundan sonra Türk Loydu’nun olmazsa olmazı Türk savunma sanayine en kaliteli hizmeti vermek, hızla o alanda da büyümektir. Çünkü oradaki her öğrendiğiniz, her yaptığınız bir birim iş diğer alana, örneğin deniz gemi endüstrisi tarafına çok daha fazla çarpan katsayısıyla etki edecek. Yani “Biz IACS’a girdik, sadece ticari gemilerle uğraşalım” demek eksik olur. O yüzden savunma sanayi önümüzdeki perspektif ya da geleceğe bakışta önceliklerimiz arasında olacak. Kara tarafı da öyle, yani diğer endüstri…

Türk Loydu’nun IACS üyeliği Cumhuriyetimizin 100. yılına da çok yakıştı…

Biz 100’üncü yıl hatırası olarak da bir eser oluşturmaya çalıştık. Piri Reis üzerine konulmuş bir Türkiye haritası. Türkiye haritasının üzerinde hemen hemen her yerde dev projeler yapılmış. O projelerde de ne ilginçtir ki hep Türk Loydu var… Birkaç tane sayarsak; Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, birçok stadyum, hızlı tren, Marmaray, Akkuyu Termik santrali, Malatya'da Kömürhan Köprüsü, savunma sanayi tarafında TCG Anadolu, enerji tarafında Nene Hatun Gemisi… Bu projeleri o haritanın üzerine yerleştirdik. Umarım önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin önemli projelerinin güvenle yapılmasında çok daha fazla rolümüz olsun.

Yurtdışında birçok yerde Türk Loydu’nun temsilcilikleri var. Bunların sayısı artacak mı? Nedir planlarınız?

Kabaca dünyadaki ticari gemi sayısı 100 bin kadar. Türk bayraklı gemileri de saymazsak o ayrı bir hedefimiz demiştik, ana konumuz tüm yabancı bayraklıları da kast edersek, bizim gemi sayımız yüzde 15’ten az. Bir, Türkiye’de yapılan ya da yapılacak gemilerde Türk Loydu’nun rolü; iki, Türk bayraklı olmayıp sahibi Türk olan çok ciddi bir filomuz var. Başka ülkeler nispeten kendi ülkelerinin loydlarıyla hareket ediyor, durumu az çok hallediyorsa, Türkiye’de de buna bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Bunun en kısa sürede aşılacağına inanıyorum. Dışarıda bizim ülkemizdeki gibi diğer loydlar ciddi anlamda şubeleşmiş durumda ve bazı şubeler neredeyse kendi ülkelerinden çok ciro yaratıyor. O yüzden Türkiye'nin dünya gemi filosu üzerine sağlıklı bir çalışmayla stratejik konumlama yapması gerekiyor. Ben nerelerde şubeleşmeliyim? Mesela Çin, Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs…  Anonim şirketimizin buna ilişkin çalışmaları var. Yakın zamanda şube anlamında birkaç adım atılacak. IACS üyeliği ile dünyadaki birçok ülkeden talep gelmeye başladı; bizim o markanın içini doldurmamız gerekiyor. Yani talebe cevap vermemiz gerekiyor artık. O yüzden de bizim az önce söylediğim gibi 5 gram altının miktarını büyütmemiz gerekiyor. Şu anda sürekli IACS’la birlikte çalışan ekipler oluşturmayla uğraşılıyor. Türk Loydu’nda her türlü klaslamaya ilişkin kod yazma, kod geliştirme, planlama faaliyetleri; dış eğitim, iç eğitim faaliyetleri sürdürülüyor ve tabii burslara da çok önem veriyoruz. Son iki seneyi de dikkate alırsak, son 4-5 sene hızla canlanan bir süreç yürütüyoruz ve istediğiniz personeli bulamama sorunu var. Hem mühendislik, hem de mühendisliğin biraz altında teknisyen, tekniker gibi pozisyonlarda sıkıntı ve eksiklik yaşıyoruz.

Biz Türk Loydu’na genç arkadaşları kazandırıyoruz; bazıları kısa süre çalıştıktan sonra daha cazip mali imkanlarla başka yerlere geçmek isteyebiliyorlar. Bu anlamda bizim burs, eğitim ve içerideki özlük haklarıyla ilişkilendirme, bunu performansa dayalı hale getirme gibi çalışmalarımız olacak. Nasıl ki, genel kurulumuz ve vakıf kurulumuz kaliteli, çok güçlü ve dengeli oluşumlarsa; vakıf yönetim kurulu olarak bize düşen bu yeni süreçte çok daha doğru, dinamik, güçlü, sürdürülebilir yönetim anlayışını anonim şirkette oluşturmak olacak. Çünkü bugüne kadar çok emek verildi. Önceden loyd olarak faaliyetler yapılıyordu, iktisadi işletme olarak yıllarca faaliyet yapıldı. Çok emeği geçen büyüklerimiz var. Hepsini, kaybettiklerimizi saygıyla, rahmetle anıyorum. Artık yeni dönemde yeni bir yönetim anlayışı, yeni bir yapılanma gerekiyor şeklinde değerlendiriyoruz. Bunun takdiri öncelikle yönetim kurulumuzda, nihayetinde genel kurulda olacaktır. Bu anlamda önceki genel kurullarda ele alınıp, son genel kurulda da bize verilen bir görev var. Senedin değişikliği üzerinde çalışın, sonrasında da genel kurula getirin görevi var. Bu da olmazsa olmazımız. Önümüzdeki dönemin önemli konularından biri de bu...

Burslardan ve öneminden kısa bahsettiniz. Burslarla ilgili planlarınız neler?

Türk Loydu Vakfı’nın en çok onur duyduğu konulardan biri burslar. Daha geçenlerde şu anda Borsa İstanbul’un Başkanı olan Prof. Dr. Erişah Arıcan’la da konuştuk; “Ben Türk Loydu’nu nereden biliyorum biliyor musunuz, yıllarca bizim öğrencilerimize de burs verdiniz, bizi çok mutlu ettiniz” dedi. Yani alan borsa tarafı, direkt loyd tarafı değil, ama oradaki kişiler de sizin doğru zamanda, doğru öğrencilere dokunmanızdan mutlu oluyor ve bunu anıyorlar. Ekip olarak göreve gelmeden önceki beyanlarımızda da bursların daha fazla arttırılmasını hedeflediğimizi söylemiştik. Genel kurulda da bu yönde beklentiler dile getirildi. Dolayısıyla şu anda vakfın en önemli gelir kaynağı bazı burs veren vakıflar gibi bağış almak da değil. Anonim şirket veya şirketler üzerinden gelir elde ediyorsunuz.

Elde ettiklerinizden dolayı da size o elde edilen şirketten kâr payı transferi oluyor, temettü gibi. Biz bu kazanımları öğrencilere veriyoruz. Zaten öğrencilerden kazanıyoruz, onların yaratacağı know-how’lardan kazanacağız, bunu daha da arttıracağız. Yeni öğrencilere döndüreceğiz bunu, o öğrencilerden tekrar Loyda. Bu mekanizmayı çok daha etkili hale getirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla “mecburi hizmet” tanımlamasıyla uğraşıyoruz şu anda. Tersaneler başta olmak üzere birçok kurumu da GİSBİR’in de desteğiyle iş birliğine dahil edeceğiz. Çok daha yüksek, tatmin edici, hakkını veren bir burs miktarı olacak. Karşılığında da belli bir dönem layık olduğu seviyede maaşla burada işe girme imkanını önden yakalamış olacak. Bazı kurumlar bunu zaten yapıyor, ama bizim amacımız döngüyü yakalamak. Ben know how’ı yaratacak kaynağı veriyorum. O kişi bana geliyor, know how’ını veriyor; ben know how’dan kazanç sağlıyorum ve yeni öğrencilere döngü yaratıyorum. Bu mekanizmayı iyi bir şekilde tanımlamamız gerekiyor. Onunla uğraşıyoruz. Verdiğimiz burslar Türkiye ekonomisine ve insanlığa katma değer yaratmalıdır. Sadece günün koşullarına göre zorlukları aşmaya çalıştık değil; onu zaten yapmaya çalışalım, herkes de yapıyor. Mesela bir çocuğa bursu verdiniz, ama o okulu bitirmedi, işe girip başka alanlara yöneldi. Bursun ana amacı bu olmamalı; o burs know how’a dönmeli ve yeni kazançlar getirebilmeli diye düşünüyoruz. Daha önceden master ve doktora seviyesinde oldukça az burs verildiğini saptadık. O alana da daha fazla ağırlık vereceğiz. Buradan mesaj veriyorum, doktora tezini hatta bir derece yüksek lisans tezlerini de özellikle Türk Loydu’na katkı sağlayacağına inandığımız alanlarda yapanlara çok ciddi destek sağlayacağız.

Son olarak IACS’ye üyelik sonrasında yapılacak çok iş var gibi görünüyor…

Türk Loydu milli bir kuruluş olarak birçok sektörün kurumudur. Geniş bir yelpazeye hitap ediyor, ama Türk Loydu’nun çıktığı yer gemi mühendisliği ve denizciliktir. Gemi mühendisliği ve denizcilikten çıkıp da tüm Türkiye’ye şamil bir kurum inşa etmek hepimizin başarısı. O yüzden de Türk Loydu’nu korumamız, güçlendirmemiz gerekiyor. Türk Loydu ile zamanında çok uğraşanlar oldu. Onlara karşı emek verenleri de takdir etmeliyiz.

Bir kurumun gelecekteki başarısı; onun sürdürülebilir kılınmasında, güçlü bir altyapıyla kurumsallaşmasında yatar. Şahıslara bağımlılıktan kurtarmak gerekir. Türkiye'deki genel hastalıklardan birisidir bu durum. Örneğin bir işletmede talimat sistemini şahıstan şahsa değil, sistemden şahsa şeklinde oluşturmakta yarar görüyorum. Benim anlayışıma göre artık insan kaynaklarını yönetmek değil, topyekûn sistem yönetmek ve entegre yönetmekten geçiyor başarı. Entegre yönetim sisteminin de olmazsa olmazı tek seslilik ve ahlaktır. Bu sayede Türk Loydu’nun çok güçlü bir şekilde geleceğe taşınacağına inanıyorum.

Bizi Takip Edin: